AVUKAT ÇAĞLAR ÇETİN, “LİNYİTE DEĞİL, AĞACA İHTİYACIMIZ VAR'

ARABULUCU AVUKAT ÇAĞLAR ÇETİN, MUĞLA’NIN AKBELEN İLÇESİNDE GERÇEKLEŞEN AĞAÇ KESİMLERİ HAKKINDA AÇIKLAMA YAPTI.

Arabulucu Avukat Çağlar Çetin, Muğla’nın Akbelen İlçesinde gerçekleşen ağaç kesimleri hakkında açıklama yaptı. 
Çetin, “Haber kaynaklarının ve bilim kuruluşlarının üzerinde mutabık oldukları üzere kuzey yarım küre olarak son yılların en sıcak yaz mevsimini yaşadığımız günlerde, özellikle yıldan yıla adını daha çok duyduğumuz ve son beş yıl içerisinde insanlık olarak etkilerini ağır ve korkutucu biçimde hissettiğimiz küresel ısınmanın neticesi olarak dünyamızın iklimindeki ortalama ısı artışını durdurmak için dünya toplumu olarak topyekûn ve konvansiyonel biçimde alınması gereken önlemlerin başında ormansız bölgeleri Ormanlaştırmak ve mevcut Ormanlarımızı korumak geliyor” dedi.
Çağlar, açıklamalarına şu şekilde devam etti: İnsanlık olarak günden güne büyüyen bu iklim kriziyle mücadele etme iradesi ve eylemi içerisinde olmamız gerekirken; dünyada ve ülkemizde çevre dostu değil çevre düşmanı uygulamalara her geçen gün bir yenisi ekleniyor. Muğla, Akbelen Ormanlarında yaşananlar; Devlet geleneklerimiz açısından ufuksuzluğu ve eksen kaymasını gözler önüne sererken, İdare Hukuku açısından üstün kamu yararının yanlış takdir edildiğini ve kamu gücünün vatandaşa karşı orantısız işletildiğini ortaya koymuştur. Milletimizin inanç kökleri üzerinden örneklersek, Hz. Muhammed sahih olduğu sabit bir hadisinde; “Kıyamet kopsa bile, o zaman elinizde bir fidan bulunuyorsa ve onu dikmek için de bir engel yoksa derhal o fidanı dikin.” Buyurmuştur.


YÜRÜYEN KÖŞK’Ü ÖRNEK GÖSTERDİ!
Hadiseye devlet geleneklerimiz açısından bakacak olursak; devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk`ün, Yalova Millet Çiftliği’nde bulunan iki katlı köşkünü, Köşkün bahçesindeki çınar ağacının büyümesi ve ağacın dallarının köşkün duvarlarını ve çatısını tehdit etmesi üzerine çınar ağacının dallarını kestirmek yerine iki katlı köşkün kenara kaydırılması yönünde talimat vererek köşkün temel seviyesine kadar kazılıp temelin altına tramvay rayları yerleştirilerek binanın 4.80 m. kadar doğuya kaydırılması olayını hatırlayabiliriz Bugün hala Yalova ilinde bulunan ve müze olarak hizmet veren “Yürüyen Köşk” Türk Devlet Geleneğinin, ağaca ve doğaya verdiği değeri ve gösterdiği saygıyı bugünün Türk Çocuklarına ve tüm dünyaya en güzel ve somut biçimde göstermektedir. Türk Toplumu, enerji ihtiyacını rüzgâr enerjisi ve güneş enerjisi gibi temiz, ucuz ve yenilenebilir enerji kollarından da sağlayabilecekken; İnsanlık ve Milletimiz Akbelen Ormanının yok olması pahasına çıkartılacak linyit kömürünü yiyemeyeceği gibi; çocuklarımız ormanlarımızın ürettiği temiz hava ve Oksijen yerine, maden ocağının çıkaracağı toz bulutunu, linyit üzerinden elektrik üretimi sonucunda çıkacak karbon monoksiti ya da Akbelen Ormanı yok olduğu için bölgesel olarak oksijen oranı azalmış havayı soluyarak hayatta kalamaz.Akbelen ormanında yaşanması muhtemel orman katliamı, bu kıyımın bölge halkı ve özellikle bölgede yaşayan küçük yaştaki çocukların sağlığında oluşturacağı muhtemel tahribat ortaya çıkmadan yetkililerin dikkatine celp edilmesi gereken iki husus şudur: Birincisi;  T.C. Anayasası, Madde 56 da “Sağlık hizmetleri ve çevrenin korunması” başlığı altında geçen “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek Devletin ve vatandaşların ödevidir. Emredici hükmü. İkincisi ise Madde 169 da “Ormanların korunması ve geliştirilmesi” başlığı altında geçen “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli kanunları koyar ve tedbirleri alır….Bütün ormanların gözetimi Devlete aittir. Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar genel ve özel af kapsamına alınamaz. Emredici Hükmü. İdarenin görev sorumluluğu T.C. Anayasası na sadakat göstermek ve T.C. Anayasası’nı uygulamaktır.  Devlet geleneklerimizde “Orman” o kadar kıymetli bir varlıktır ki kanun yapma sistematiğimiz içerisinde kasten insan öldürme suçu hakkında dahi af kanunu çıkarılabilirken orman varlıklarımız aleyhinde işlenen suçlar açısından af kanunu çıkartılması Anayasamızın amir hükümleri ile yasaklanmıştır. Neticeten bize büyüklerimizden miras kalan değil çocuklarımızdan ödünç aldığımız dünyamızı çocuklarımıza iade ederken bir kez daha hatırlamalıyız ki; çocuklarımızın geleceği için paraya değil sağlığa, linyite değil ağaca ihtiyacımız var”.